EKO-NO-VASYON JEDI'LAR SITH LORD'LARINA KARŞI

İş dünyamızdaki kavramların birçoğu batı kökenli.


Bu kavramlar ve altındaki öğretilerin ticaret hayatımıza kattığı değer de tartışılmaz. Peki bu kavramlar ve öğretiler olduğu gibi mi kabul edilmeli? Bizim kendi kültürümüzün birikimi olan değerlerimiz bu öğretilerin açıklarını kapatıp daha da kıymetli hale getirilebilir mi?


Batıya ait kavramların en bilinenlerinden biri hedef belirleme konusunda kullandığımız SMART yöntemidir. Hedef spesifik, measurable (ölçülebilir), attainable (ulaşılabilir), realistic (gerçekçi) ve time bound (zamanı, aşamaları belirgin) olmalıdır. Bu yöntem hedef belirleme konusunda açık, net ve kolay uygulanabilir bir yöntemdir gerçekten de. Yıllardır verdiğimiz eğitimlerde bu yöntemi anlattık, birçok kuruma bu konuda uygulamalar yaptırdık. Eminim dünya üzerinde on binlerce danışman, on binlerce şirkete bizim yaptığımız gibi bu yöntemi anlatmaktadır ve anlatmaya devam edecektir.


Peki şirketlerin önemli bir kısmı SMART hedefler belirlemeyi biliyorsa dünyayı yok olmanın eşiğine getirebilecek olan nükleer silah teknolojileri, kimyasal atıklar, doğanın dengesini bozan uygulamalar, insan sağlığına zararlı üretim yapan ülkelerin, şirketlerin de hedefleri SMART olarak mı belirlenmiştir acaba? Sonuçları pek de akılcı (smart) olmayan bu uygulamaların hedeflerinin SMART olması yoksa para ve/veya savaş kazandırıyor olmasından mı gelir? Belki de problem süreçten önce sonuca odaklanmamızdır. Yolun sonunda nereye varacağımızdan önce yolda nasıl yürüyeceğimize bakmamamızdandır. Genel müdür olmadan önce nasıl bir adam olacağımıza, dünya devi bir şirket olmadan önce nelere değer vereceğimize karar verdiğimizde süreci ve sonucu beraber düşünmeye başlarız. Değerlerimiz attığımız her adımda bizim ışığımız olur. 21'inci yüzyılın iş dünyasında, dünya koca bir köy haline gelmişken, her gün yeni fırsatlar karşımıza çıkarken para kazanmak inanın hiç zor değil.


Soru, parayı Yıldız Savaşları (Star Wars) filmindeki gibi, gücün hangi tarafında yer alarak kazanacağımızda... Jedi olup ışığın yolunda mı olacağız, yoksa Sith Lord'u olup gelirimizi "karanlık" taraftan mı oluşturacağız? Ve güzel haber; ışığın ekonomisi git gide daha da büyüyor, insanların farkındalığı arttıkça temiz teknolojilere, organik gıdalara, doğaya zarar vermeyen ürünlere, sosyal sorumluluk içeren projelere ilgi de takdir de artıyor. Işığın tarafında olmak sadece mutluluk değil, stratejik olarak avantaj da getirmeye başlıyor. Bir kehanet, bir uyarı; kendinizi, yöneticilerinizi, değerlerinizi, hedeflerinizi ve iş yapma şekillerinizi bugünden bu dönüşüme almanız halinde fırsatlar sınırsız, "şimdilik bir dursun, vakti var" diyenler içinse yarın dönüşüm için çok geç olacak. Ve gerçekle yüzleşme anı, yaptığınız ana işler dünyanın hayrına değilse, kazandığınız paralarla sosyal sorumluluk projeleri yapmanız sizi ışığın tarafında saydırmıyor.


SÜRECİN İLK ADIMI EKOLOJİ İLE BAŞLIYOR


Yöntem ise hiç karmaşık değil, ekono-vasyon, yani ekolojik, ekonomik, inovasyon... Sürecin ilk adımı ekoloji ile başlıyor. Ne yapacağımıza karar vermeden önce ne yapmayacağımızı belirliyoruz. Asla bizi çevreleyen sistemlere zarar vermeyeceğiz. Attığımız her adımda arkamızda bıraktığımız ayak izlerinin farkında olacağız. Hatta o adımları atmadan bırakacağımız ayak izini hesaplayacağız. Bir şirket, birkaç şirket veya holding kurmadan önce markamızın üzerinde duracağı değerleri belirleyeceğiz ve her bir adımı bu değerlere göre atacağız. Farklı sektör ya da iş kollarına girsek bile bu değerlerin gösterdiği yoldan ayrılmayacağız. Ve hazır olun, bunun kısa vadede mutlaka bir bedeli olacak, o bedeli ödemeye dair hazırlığınız kuvvetli ise ödülü çok daha büyük... İkinci adım ise ekonomi, ekolojik yönelimler ışığında attığımız adımların sürdürülebilir olmasını hedefleyeceğiz. Sizce petrol temelli yakıt teknolojileri mi sürdürülebilirdir yoksa rüzgar enerjisi mi? 7-8-9 yıldızlı tüketimin sınırsız olduğu oteller mi, yoksa yerel kültürün değerlerini içine alan bir eko-turizm modeli mi? Sadece bu yılın sınavını hedefleyen okullar mı, yoksa öz güveni yüksek, aklı, ruhu, bedeni gelişmiş bireyler yetiştirmeyi hedefleyen bir eğilim sistemi mi? Ekolojik ve ekonomik olmak orta ve uzun vadede neredeyse rekabetin üzerine çıkmak demektir.


İNOVASYONU EKONOVASYON İLE DEĞİŞTİRMENİZ AKILLICA OLUR


Ve inovasyon.. İnsanoğlu yeni fikir üretimi konusunda muhteşem bir dehaya sahiptir. Çerçevesi olmayan insan ise maalesef kolaya kaçmaya eğilimlidir. Şirketinizdeki mühendislerinizden sadece enerji verimliliği istediğinizde size en kolay çözümle geleceklerdir. Oysa ki ekolojik ve ekonomik olma kırmızı çizginiz olduğunda ve asla dışına çıkılmadığında müthiş bir zorlanma gelecek, arkasından ise yeni fikir üretimi her zamankinden fazla tetiklenecektir. Dünyayı değiştirecek şirketin sahibi, yöneticisi olmak istiyorsanız şirketinizdeki inovasyon kavramını yarına kalmadan ekonovasyonla değiştirmeniz sadece iyi niyetli bir karar değil, aynı zamanda çok akıllıca bir karar da olacaktır.


Düşünsenize sene 1950, içten yanmalı yakıtların doğaya verebileceği zararları fark ettiniz ve ekonovason prensipleri çerçevesinde bu teknolojiye yatırımı kesin bir kararla iptal ettiniz. Tüm efor ve gücünüzü temiz enerjilere harcamaya karar verdiniz. Şirketinizin üzerinde 65 yıldır çalıştığı güneş, rüzgar ve manyetik teknolojiler ile hangi noktaya gelmiş olabileceğini hayal edin. Herhalde hayatınızın son dönemi büyük bir iç huzur içinde geçerdi.


Düşünsenize sene 1980 ve işlenmiş gıda üretiminizi ekonovasyon prensipleri çerçevesinde tamamen kurutma teknolojilerine çevirdiniz. 35 yıllık çaba sonucu geliştirilen teknolojiler ile dünyanın en lezzetli kurutulmuş gıdaları sizde, insan sağlığına faydaları ile beraber ürünlerinizin tazeliği ilk günkü gibi...


Ve yine düşünsenize dışa kapalı, içinde sınırsız tüketim olan tatil köylerine yatırım yapmayı ekonovasyon prensipleri çerçevesinde 20 yıl önce bıraktınız ve dünyanın her yerinde yerel halklarla iş birliği yaparak, onlara destek vererek kâr paylaşımlı deneyim turizmi merkezleri oluşturdunuz. Oluşturduğunuz halkla iç içe deneyim noktaları milyonlarca insanı çekiyor çünkü misafirleriniz çok mutlu, beraber para kazandığınız, geliri paylaştığınız yerel halkların gözünde ise bir kahramansınız, hem de çok zengin bir kahraman. Yukarıdaki senaryoların her biri bugün gerçek olabilirdi.


Yarın hangi senaryoların gerçek olacağını ise bugünkü kararlarınız belirleyecek...


Tarihin çok önemli bir diğer dönüm noktasındayız. Teknolojik ilerleme bugünden yarına geometrik bir hıza kavuşmak üzere. Bu da bugün yapılacak tercihlerin yarın değiştirilmesinin çok zor olacağına dair bize önemli sinyaller veriyor. Evet belki dün en doğru kararları veremedik ve dünya açısından en doğru senaryoda değiliz. Ama yarın hangi senaryoların gerçek olacağı henüz belli değil ve tercihimizi ekonovasyondan yana kullanarak arzu ettiğimiz geleceği yaratabiliriz.


(23.07.2018 tarihinde eklendi) Peki bugün hangi noktadayız? Muhteşem bir farkındalığa eriştik ve ekonovasyona yatırım yapan şirketler hızla artıyor mu? Tam değil ama güzel haber, bir avuç da olsa Jedi savaşçılarımız var ve yaptıkları güzel işlerle başkalarına örnek oluyorlar. Onlar örnek oldukça da bu alana yatırım yapan kurum sayısı artıyor. Daha da önemlisi artık tüketici farkındalığı bu yönde hızla gelişiyor. Talep ekonovatif ürünlere evrildikçe büyük kurumların bu yönde yapacakları yatırımlar hızla artacaktır.


Ozan Kuşcu'nun EKO-NO-VASYON konulu yazısı UniBusiness dergisinin Şubat 2015 sayısında yayınlanmıştır.